Günlerden 9 Temmuz 2017 ve ben hayalimin tam da içindeyim. Sevdiğim adamla, İstanbul’un en sevdiğim manzarasında tüm sevdiklerimle birlikteyim. Güneş tepede, etrafımızı saran ağaçlar yemyeşil, havada lavanta kokusu, kulaklarımızda Frank Sinatra’dan ”Fly me to the moon” tınısı var. Şimdi elimde bizim hikayemizin yer aldığı Cosmopolitan Bride dergisini açıyorum. Başlıkta ”Lavanta kokulu bir boğaz düğününde evet dediler.” yazıyor. Hala inanamasam da evet bu biziz. Üzerinden 1 yıldan fazla geçmiş ama sanırım kaç yıl geçerse geçsin o günü böyle büyülü hatırlayacağım. Hazırsanız işte karşınızda tüm ayrıntılarıyla Lavanta Kokulu Boğaz Düğünümüz…
Hikayemiz
Düğünümüzü anlatmadan önce tabii size kısaca bizim tanışma hikayemizi de anlatmadan olmaz. Okan da ben de 2005 İTÜ girişliyiz. İTÜ’de farklı bölümlerde okuduk ama havuz dersleri denilen ortak derslerimizde birbirimizi görüp selamlaşmamız var sadece. Yani o dönemde sadece birbirimizin simalarını biliyorduk. Sonra seneler geçiyor, biz mezun oluyoruz, iş hayatına atılıyoruz, herkes farklı dünyalarda yaşamına devam ediyor. Senelerden 2015 aylardan Mayıs’a geldiğimizde ise kader ağlarını örüyor. Okan beni ortak arkadaşlarımızın Facebook’ta paylaştığı fotoğrafta görüyor ve hatırlıyor. Sanırım da beğeniyor ve mesaj atıyor:) Tabii benim o sıralarda aşk ile meşk ile alakam yok, hele Facebook’tan mesaj atan biri ile alakam olmaz diyor hiç profilini bile incelemiyorum. Biz Facebook’tan 2-3 cümle maksimum konuşuyoruz ve hayatlarımıza devam ediyoruz. Bu konuşmadan 10-15 gün sonra 19 Mayıs tatilinde ben babamı alıyorum ve günübirlik Eskişehir’e gezmeye gidiyorum. Sosyal medyada paylaşım yapar yapmaz aaa memleketime gelmişsin diye Okan mesaj atıyor. Bana çibörek tavsiyesinde bulunuyor ve ”Beğenirsen sen bana, beğenmezsen ben sana Istanbul’da yemek ısmarlayayım böylece görüşmüş oluruz” diyor. Tabii benim alakam olmadığı için feedback falan vermiyorum. Okan ise görüşmenin yollarını arıyor. Yine bir etkinlik öneriyor ama bu sefer de arkadaşımın doğum günü için Bursa’ya gidiyorum söz vermiyim diyorum. O gün ise kader bu yaa inanılmaz bir trafik oluyor ve feribot saatine yetişemiyorum. Bir dahaki feribot saatine kadar arada 2 saat var. Ben ne yapsam acaba şimdi bu 2 saatte derken Okan’dan yine mesaj geliyor. Bugün buluşabilecek miyiz? Ben de hemen gelirsen sadece 2 saatim var, bir kahve içebiliriz diyorum. O gün aşırı bir trafik var dedim ya hazırlanıp o trafikte gelene kadar benim feribota yarım saat kalıyor. O gün biz birbirimizi görüyoruz ama elimizde kahvelerimiz direk beni feribota götürüyor. O 20 dakikalık araba yolculuğunda bu çocuğa ben niye hiç alıcı gözüyle bakmamışım, ne de hoş cocukmus diyorum. Beni feribota bırakıyor ve ertesi gün de benim Bursa’dan dönüşümde feribottan almayı teklif ediyor. O gün işte gerçekten uzun uzun konuşuyoruz. Sonra 2-3 günde 1 görüşmeye biribirimizi tanımaya başlıyoruz derken 6 Haziran tarihinde ise gerçekten sevgili oluyoruz:) İşte bizim hikayemiz bu şekilde başladı. Okan beni sosyal medya’dan buldu ama işin komiği beni bulur bulmaz sosyal medyalarını kapattı.
Düğün Konsepti Seçimi
Düğün konsepti seçimi, hem çok zordur hem de çok kolaydır. Zordur çünkü çiftleri yansıtan ve onların aşklarını tek bir konseptte birleştiren konsepti bulmak gerçekten kolay değildir. Bir yandan da kolaydır çünkü yanı başınızda duruyordur ilham ve sadece görmeniz gerekir. Bizim konseptimizi seçmemiz çok kolay oldu. İlhamımızı Okan ile ilk kez birlikte çıktığımız Provence seyahatimizden aldık. Provence seyahatimizi senelerdir ekran resmi olarak kullandığım lavanta tarlalarını görmek üzere planlamıştık. Lavanta tarlalarını sevdiğim insan ile görmek benim doğum günü hediyemdi. O gün ufakta evlilik yoktu ama evlilik düşüncesi kafamızdan geçer geçmez aynı şeyi düşündük. Senelerdir hayalimi süsleyen uçsuz lavanta tarlaları görüntüsüyle, kokusuyla, rengiyle ve ruhu ile tam olarak bizi yansıtıyordu. Zaten Mor-Lila en sevdiğim renkti. Lavanta en sevdiğim çiçekti ki lavanta tarlaları ile buluşunca Okan için de çok önemli bir hale gelmişti. Lavanta’nın hem asiliği hem de narinliği tam da bizi yansıtıyordu. Provence’ın ruhu ise hayatımızdaki doğallığı yansıtıyordu. Şatafatlı göşterişli bir düğün değildi hayalimiz Provence köyleri gibi doğal, asil ve ince detaylarla zenginleştirilmiş bir açıkhava düğünü olmalıydı.
Siz de konsept seçimi için beraber dinlediğiniz bir müzikten, gittiğiniz bir şehirden, izlediğiniz bir filmden ilham alabilirsiniz. Bence önemli olan düğününüzün sizi ve hayallerinizi yansıtması. Ben de konsepte karar verir vermez önce hayalimi anlatan resimleri tek tek pinledim. Provence ruhu için lavanta teması için daha önce yapılmış hayalimi anlatan örnekleri birleştirerek bir moodboard hazırladım. Hangi renkleri, hangi çiçekleri, hangi malzemeleri bir arada kullanmak istiyorum seçtim. Pantone katalogundan düğünümüzün rengini bile seçtim düşün o kadar çalıştım.
Hazırlık Süreci
Konseptimizi Okan’dan sonra bulmuş olsam da aslında her genç kız gibi benim de kendimi bildim bileli düğünüm için hayallerim vardı. İnanılmaz detaycı ve mükemmelliyetci biri olduğumdan bu hayallerimi gerçekleştirmek için Okan ile ilişkimiz ciddileştiğinde aslında çaktırmadan hazırlıklara başladım. Özellikle sosyal medyadan ve dergilerden yapılan işleri inceleyerek rüya takımım için tüm alternatif isimlerin olduğu detaylı bir excel ve her başlık için de bir takvim oluşturdum. Düğün sürecinde bu rüya takım lafını çok duyacaksınız, ne demek derseniz? Sizin hayallerinizdeki düğün için çalıştığınız isimleri anlatan bir tanımlama. Bu takım içinde düğün fotoğrafçınız, gelinlik, organizasyon, müzik, çiçek, pasta, dj vb. A’dan Z’ye düğününüzü gerçekleştirmek için seçmeniz gereken kişiler yer alıyor.
Mekan Seçimi
Bu takvim doğrultusunda düğünümüzden 9 ay önce düğün yeri seçimi ile gerçek anlamda düğün sürecimiz başlamış oldu. Lavanta temalı bir düğün için mekan bulmak da o mekanda o havayı yaratmak da İstanbul içinde zor diyordum. İstanbul’da nerdeyse fiyat almadığım düğün mekanı kalmadı diyebilirim. İstanbul’daki tüm düğün yerleri listesi için sizi bu linke alalım. Tek tek hepsine gitmem mümkün değildi ama önden bütçe alıp organizasyon detayını öğrenebildiklerime zaten gitmeme gerek kalmıyordu. Bütçesini hedef bütçem ile karşılaştırıp ilerleyebiliyordum ama Hekimbaşı Yalısı telefon ile fiyat vermeyen kişiye özel butik çalışan bir mekandı ve mutlaka yüz yüze konuşup sizin talepleriniz doğrultusunda fiyat veriyordu. Böylece ilk kez düğün yeri görmeye Okan ile birlikte Hekim Başı Yalısı’na gitmiş olduk.
Hekimbaşı Yalısı’na adım atar atmaz Okan ile ortama aşık olduk. Heyecandan resmen çığlık atacaktım, o kadar sevdim. Düşünsenize hem boğazın ortasında köprünün dibinde hem tarihi bir yalının bahçesinde hem de yeşillikler içinde ağaçların gölgesinde Provence ruhunu yaşatacak daha doğal ve samimi bir ortam bulamazdık sanırım. Ayrıca organizasyon şirketi de yalının sahibi olan Zeynep Hanım’a aitti. Yalı Organizasyon ile konuştuğumuzda ise ‘‘işte budur’’ dedik. Yalı Organizasyon’un sahibi Zeynep Hanım ile A’dan Z’ye organizasyonun tüm detaylarını birlikte çalıştık. Tabii buraya aşık oldum ama ben yine de alternatif yerler bakmaya alternatif fiyatlar almaya devam ettim. Gördüm ki boğaz hattında düğün yapabileceğiniz en ucuz ama en zevkli yer burası. Boğazdan uzaklaştıkça tabii bir sürü daha ucuz alternatifiniz var ama hem aynı hissiyatı yaşatmıyorlar hem de gecenin sonunda tek tek tüm kalemleri toplayınca inanın daha pahalıya geliyor. Bu kısım kritik. İstediğiniz kadar yerden fiyat alın ama o fiyatın ucuzluğuna sakın kanmayın. Çünkü çoğu firma size sadece düğün mekanı ve yemek parasını söylüyor. İstanbul’da düğün yapabileceğimiz başka hangi mekanlar var derseniz sizi bu yazıya alalım çünkü tüm liste bu yazıda sizi bekliyor.
Hekimbaşı Yalısı
Bizim yalıyı tercih sebebimiz sadece provence ruhunu taşıyan yer olması değildi aynı zamanda verdiği hizmetin karşılığında ödediğimiz paraya değer hissini almamızdı. A’dan Z’ye her konunun tek bir noktada çözülmesi de karar sürecinde büyük etkendi. Hekimbaşı Yalısı anahtar teslim düğün hizmeti veren butik bir yer yani aldığınız fiyata hikaye fotoğrafçısı, hikaye videocusu, nikah kıyımı, gelin çiçeği, müzik, yemek, sınırsız içki, pasta, kokteyller, tüm dekorasyon ve organizasyon dahil oluyor. Asla yapay hiç bir şey yalıdan içeri giremiyor. O yüzden canlı çiçeklerle birbirinden şık aranjmanlar hazırlanıyor. Sizin ön seçimleriniz sonrasında organizasyon ekibi çalışıyor ve size örnek bir masa hazırlıyorlar. Yemek için tadıma gidiyorsunuz. Envai çeşit lezzetin arasından davetlilerinize sunacağınız yemekleri ve içkileri siz seçiyorsunuz. Nedimelerin çiçekleri, sağdıçların yaka çiçekleri, patlattığımız şampanya, girişte trio, düğünümüze özel lavanta kokteyli, hediye ettiğimiz lavanta sabunları bile toplam bütçeye dahildi.
Maksimum 250 kişiye kadar kapasitesi olan yalıda biz bütçeyi düşürmek için kişi sayımızı 140 kişiyle sınırladık. Eskişehir’de Nikah, Amasya’da da kına düğünü yaptığımız için bu sayıya inmek kolay oldu. 140 kişiyi Temmuz ayında kabul edecek yer sayısı da çok az. Aradığımız çoğu mekan Cumartesi 250-300, Pazar günü için ise 200-250 kişiyi zorunlu tutuyordu. Böyle olunca kişi başı birim fiyatı düşük olsa da toplam maliyet artıyordu. Et yerine balık menüsü seçerek, Cumartesi yerine de Pazar gününü seçerek yine bütçeyi düşürdük. Herkesin talepleri ve konsepti doğrultusunda bütçe oluştuğu için size fikir vermesi için bu sefer bütçe paylaşmıyorum ki kafanız karışmasın ama isteyen herkes ile özelden konuşabiliriz.
Bu arada evet yanlış hatırlamıyorsunuz:( ne yazık ki bu yalı geminin çarpıp yıktığı yalı ama restorasyon çalışmaları devam ediyor ve Yalı Organizasyon hala birbirinden güzel düğünleri burada yapıyorlar.
Organizasyon
Düğünümüz için Provence’dan ilham aldık. İstediğimiz ortamı yakalamak için ise Pinterest’in, düğün bloglarının, düğün dergilerinin, düğün fikirleri sunan Instagram hesaplarının tamamını inceledik. Zeynep Hanım ile uzun toplantılar sonucunda onun da çok değerli dokunuşları ile lavanta kokulu, lavanta renkli bir düğün ortaya çıktı. Masa düzeninde hakim renk lilaydı. Ahşap masalarda lavanta demetlerini ön plana çıkarmak için yardımcı renk olarak sarıyı tercih ettik. Çini kaselerde limonlar, lavanta tozunda mumlar, birbirinden özel çiçek aranjmanları ve lila peçetelerimiz ile hem doğal hem de çok şık bir masa tasarlandı.
Gelinlik Seçimi
Bu süreçte karar vermekte en zorlandığım şey hiç kuşkusuz gelinlikti. Bu kadar çok alternatifin olduğu bir dünyada özgün tasarımlı, farklı ama yalın, bir o kadar da romantik bir gelinlik bulmak hiç kolay değildi. Banu Güven, tasarımlarını hep beğendiğim, bir gün evlenirsem mutlaka onun tasarladığı gelinliği giymek isterim dediğim bir tasarımcıydı. Ne şanslıyım ki tam da hayal ettiğim gelinliği benim için tasarlamıştı. Prova süreci de benim aşırı heyecanımdan ve titizliğimden dolayı hem uzun hem de çok eğlenceli geçti. Provaya gitmeye o kadar alışmıştım ki gelinliğimi teslim aldığımda hem heyecandan hem de bir daha provaya gelmeyecek miyim diye ağladım, valla bildiğiniz ağladım. Çünkü benim annem, teyzem hayatta değil. Kız kardeşim, halam hiç olmadı. En yakın arkadaşım şehir dışında göreve gitti. Kayınvalidem yeni torunu oldu, 7-24 ona bakmaya başladı. Abimin eşi hamile kaldı, düğünümüzde 8 aylık hamileydi düşünün. Bana yardım edebilecek tek kız kuzenim de düğüne 5 ay kala yurtdışına yerleşince bana eşlik edecek kimse olamadı. O yüzden ben tüm provalarıma tek gittim. O yüzden de çok duygulandım.
Banu Güven işini çok seven doğal bir tasarımcı olduğu için benim düğünüme de ancak onun tasarladığı çok doğal uçuş uçuş abartısız bir gelinlik olurdu. Asla kendimi kabarık bir gelinlikle düşünmedim. O yüzden kendi sade ama şık gelinliğimi de çok severek giydim. Saç aksesuarımı da o tasarladı. Toplam bütçeye dahil edildi. Böylece gelinliğime 2017 Temmuz ayında 12.000 TL ödedim ama hemen çok pahalıymış demeyin çünkü ben özellikle tasarım bir gelinlik aldım ki rahat rahat kiralayabileyim diye. Düğünden 3 ay sonra gelinliğimi Rentisthenewchic firmasına emanet ettim. 3 kez kiralandı sonra da sattık derken gelinliğimin parasını neredeyse çıkardım. Daha ucuz bir gelinlik alsaydım kimseye kiralayamazdım. Bu konuda da çok soru geliyor. Gelinliğimi kiraya vermek istiyorum diyenler gelinliğinizin 4-5 fotoğrafı ile birlikte Rentisthenewchic websitesindeki formu doldurmanız gerekiyor. Sadece marka ve tasarım gelinlikleri aldığını unutmayın.
Saç Makyaj
Hayatım boyunca hiç bir etkinlikte bana yapılan saç ve makyajı gerçek anlamda beğenmedim. Düğünümde ise bu laneti yıkmak ve işimi şansa bırakmamak için seçimim başından beri netti. Düğün günümüzü belirlediğimiz anda hiç düşünmeden uzun bir süredir beğenerek takip ettiğim Jonat’s Couture’u aradım. Gökhan Yalçıner ve ekibi inanılmaz profesyonellerdi, düğünde tüm gün benimle birlikteydiler ve sonuçtan ilk defa gerçekten çok memnun kaldım. Hiç tereddütsüz herkese tavsiye ederim. Git gide fiyatları arttığı için diğer yazıda size alternatif isimleri de önereceğim. Eminim onlarda aynı şekilde yaparlar hem de daha ucuzlar ama ben özel günümde riske girmek istemediğim için en pahalısını seçmiştim. Sanırım şu an en ucuz 4000-5000 bandında çalışıyorlar.
Ayakkabı Seçimi
Gelin ayakkabısı en önemsiz detay gibi görülür. Nasıl olsa görülmeyecek rahat olsun diye en kaba en yüksek tabanlı ayakkabı öneriliyor. Ben bu konuda kimseyi dinlemedim çünkü ayakkabım da gelinliğim gibi zarif olsun istedim. Çok beğendiğim yurtdışında aşırı pahalı olan bir tasarımı Divan Kundura’ya sadece 300 TL’ye yaptırdım. Gelinliğimden de parça götürdüm, böylece birebir gelinliğimin ayakkabısı oldu. Benim ayağıma özel yapıldığı için tüm gün sivri burun ayakkabı ile yorulmadan kalabildim.
Düğün Günü Hazırlık Süreci
Hekimbaşı Yalısı, hazırlık için bize oda verse de sonuçta yalıda konaklama yapılmıyor. Düğün günü konaklamak ve hazırlanmak için fotoğrafların da güzel çıktığını düşündüğüm yine mükemmel bir köprü ve boğaz manzarası sunan Sumahan On The Water ‘dan rezervasyon yaptırdım. Normalde tek gece rezervasyon yaptırmam gerekir ama hazırlıklar için tüm ekip 11.00’de odada olacaktı. Bir gün önceden bizim odamız boş olur olmaz riske girmek istemedim. Ayrıca sabah o heyecanla araba da kullanamayalım, kahvaltı derdimiz de olmasın dedik. O yüzden 2 gecesi 1800 TL’ye bahçeye manzaraya açılan odalarından tuttuk. Bir gün önceden odamıza yerleşip manzaranın tadını çıkardık. Resmen evlenmeden balayına başlamış gibi olduk diyebilirim. Sabah kimsecikler gelmeden rahat rahat kahvaltımızı yapıp son hazırlıkları tamamladık. Hiç zaman yetişme stresimiz olmadı.
Hikaye Fotoğrafcısı Seçimi
Hikaye fotoğrafçısı seçimi bence düğün sürecinin en önemli kararı. Sonuçta her şey geçiyor ama size kalan o fotoğraflar oluyor. Bu noktada yalının paketinin dışına çıktım. Onların fotoğrafçısının daha koyu bir tarzı olduğunu düşündüğüm için istemedim açıkcası. Daha aydınlık, gün ışığı yansımalı, doğal fotoğraflarını sevdiğim için tercihim Gaye Yön oldu. Eşi ile birlikte çalışıyorlar ve harika bir çiftler. O gün belinden rahatsız olmasına rağmen gece 12.00’ye kadar hiç dinlenmeden aralıksız benim nazımı çekti ama düğün sonunda en en sevdiğim şey birbirinden güzel fotoğraflarım oldu diyebilirim. 4000 TL (dijital teslim) 2017 temmuz ayında Gaye Yön’ün ücretiydi.
Konsept Fotoğraf Hazırlıkları
Gaye Yön mükemmel fotoğraflar çekiyor ama benim de bir takım hazırlıklar yapıp ona çekeceği malzemeler yaratmam gerekiyordu. Neler yaptırmadım ki, biraz abartmış olabilirim. Aşağıda fotoğraflarını paylaştığım çoğu şeyi iş yerinde eş dost atölyesine yaptırdım. Önemli günlerimizi yazan tasarımı grafiker arkadaşımdan rica ettim. Çıktı alıp pleksiden bir çerçeveye yerleştirdim. Kuzenim Dubai’den gelirken fotoğraflar şampanyasız olmaz dedi, paraya kıymış pembe Moet getirdi. Lavanta’dan taçımı yalı organizasyon sabahtan teslim etti. Tüm temamız lila renk üzerine olduğu için fotoğraflarda çok şık durduruğunu gördüğüm lila ipek kurdela’yı 35 TL’ye Le Petit Mariage ‘dan şipariş ettim. İsim yazılı sabahlık olmazsa olmaz. Bride Ebru yazan beyaz saten sabahlığımı BrideandBaby Store’dan 100 TL’ye aldım. Bir de fotoğraflarda daha güzel çıkıyor diye çiçekli sabahlık da şipariş ettim. Onu da 65 TL’ye Le Petit Mariage ‘dan aldım. Provence seyahatimden aldığım kremler ve sabunları da obje olarak değerlendirdim. Tabii ki Provence lavanta tarlalarından topladığım lavanta demeti de benimleydi. Bride Ebru, Groom Okan kahve bardakları yaptırdım. İçine lavanta koyduğum pleksiden yüzük kutusu yaptırdım, bunların çoğunu hala kullanıyorum. Gelinlik damatlık asmak için askılarımı bile özel yaptırdım. Askıları tanesi 100 TL’den Bonbonelle’dan aldım. Davetiyelerimiz de tahmin edeceğiniz gibi Lavanta temalıydı. Tasarımını kendim hazırladım, ajansa çizdirdim. Sonra da iş yerinden tanıdık bir matbaa düğün hediyesi olarak bastı.
Nedime ve Sağdıçlar
Nedime konusu benim çok uzun yıllardır hayalimdi. Nedimelerim olsun onlarla birlikte bu mutlu günümde olmak çok istiyordum. Kızlar çok hevesli değillerdi ama onları da zorla ikna ettim:) Önce nedime elbisesini uzun süre ben aradım çünkü 6 nedimem olacaktı ve 6 kişi de bambaşka şehirlerde hatta ülkelerde yaşıyordu. Düşünsenize biri Bursa, biri İzmir, biri Tokat, biri Dublin diğer ikisi İstanbul’un 2 ucunda oturuyordu. Ben bulur hatta hepsine alırım sanıyordum ama ne hayalimdekini bulabildim ne de ucuza bulamadım. Sonra kızlar da bakmaya başladı derken herkes başka renk istiyordu. Bir türlü renge karar verilemedi. Sonunda Trendyol’da tam da istediğim renkte lila elbiseleri bulduk. Kızlardan önce 1 kişi aldı denedi. Baktık çok içimize sindi. Tüm kızlar sipariş verdi. Lila nedime elbiselerini 180 TL ödedik. Onlar elbiselerini kendileri alınca ben de onlara hediye almak istedim. Hepsine isimlerinin baş harfilerinden oluşan lavantalı makyaj çantaları yaptırdım. Bu çantaları cutiefingers’a tanesi 20 TL’ye yaptırmıştım.
Diğer Düğün Detayları
Düğün günü benim nedimelerim, Okan’ın da sağdıçları hep yanımızdaydılar. Hatta nikaha giderken en önde kuzenimin oğlu ‘Here Comes the Bride’ yazısını taşıdı. Arkada ise nedimelerim, ellerinde çiçekler ve lila elbiseleri ile yürüdüler. Davetlilere lavanta sabunu ve lavanta kolonyası hediye ettik. Girişte davetlilere trio dinletisi sunduk. Fly Me to the Moon şarkısının çaldığı müzik kutusunu ilk seyahatimiz olan ve düğünümüze ilham olan Provence tatilinden almıştık. İlk dans parçamız ise tabii bizim için özel anlamı olan ve Okan’ın evlenme teklifi ettiği sırada da bu müzik kutusundan çaldığı “Fly Me to the Moon” şarkısıydı. Bu parçaya özel kareografi hazırladık, çok özeldi. Nikah çıkış parçamız için ise bu sefer Türkçe bir parça olsun istedik. Düğünümüzün konseptine tam uyan bizi yansıtan parça Sezen Aksu’dan Kutlama şarkısıydı. Hala şarkıyı dinlediğimde o merdivenlerden inerken çarpan kalbimin sesini duyabiliyorum. Düğünümüzde Jit Production’dan Orçun Bey sayesinde eğlence tavan yaptı. Mixologist Öztürk Koca’nın shotları ise ortamı renklendirdi. Hikaye videomuzu ise VJ Weddings’den Volkan Bey hazırladı. İki versiyon hazırladılar ikisi de harikaydı, gerçekten düğünüzümü unutulmaz kıldılar. Lavantalı naked cake düğün pastamızı ise Yalı Organizasyon’un çalıştığı Salon İstanbul hazırladı. Hala akrabalar arkadaşlar bu kadar harika bir pasta yemedik biz diyorlar. Yemeklerin tamamı çok başarılıydı.
Hikaye Videosu
Rüya Takım
- MEKAN: Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı
- ORGANİZASYON: Yalı Organizasyon
- GELİNLİK: Banu Güven Design Studio
- DAMATLIK: Damat Tween
- GELİN AYAKKABISI: Divan Kundura Özel Tasarım
- DAMAT AYAKKABISI: Hotiç
- GELİN SAÇI: Jonats Couture -Gökhan Yalçıner
- GELİN MAKYAJI: Jonats Couture-Gökhan Yalçıner
- FOTOĞRAF: Gaye Yön Photography
- VİDEO: VJ Weddings
- MÜZİK: Jit Production
- ÇİÇEK: Yalı Organizasyon
- PASTA-CATERING: Salon İstanbul
- KOKTEYL: Mixologist Öztürk Koca
- BALAYI: Bali ve Maldivler
Veee Düğünümüz Dergide
Hala inanamasam da düğünüm ile ilgili tüm hayallerim gerçek oldu. Düğün hazırlıklarına başladığım dönemde kuzenim Dublin’e taşınma süreci belli oldu. Gitmeden de düğün sürecinde ben sana yardımcı olamalıyorum umarım bu dergiler sana ayrdımcı olur diyerek bana bir sürü düğün dergisi yollamıştı. Ben de o gün tek başıma da olsam öyle bir düğün yapacağım ki dergiye çıkacak düğünüm dedim kendime. İşte bu hayal 2017 Kasım ayında gerçek oldu. Yaz ve Kış olmak üzere sene de 2 defa yayınlanan Cosmopolitan Bride dergisinin Kış sayısında bizim düğün hikayemiz yer aldı.
Şimdi nasıl ayarladı acaba soruları vardır kafada hemen onu da cevaplayayım. Hikaye tamamen rüya takımınız ile ilgili. Cosmopolitan Bride dergisinden benim hikaye fotoğrafçım Gaye Yön’e sormuşlar, kimi önerirsiniz dergi yer alması için bu yaz yaptığınız düğünlerden diye. O da bizi söyleyince süreç başladı. Fotoğrafçımız fotoğrafları yolladı, ben de hikayemizi yazdım derken bu sayfalar çıktı ortaya. Ben yapabildiysem sizler daha iyisini de yapabilirsiniz. Hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Şimdiki aklım olsa yine düğün yaparım çünkü 1 kere evleniyorsunuz 1 kere bu dünyada gerçekten prenses olduğunuz anınız var. İşte o anı doyasıya yaşayın. Kimsenin lafına takılmayın, kalbinizin sesini dinleyin. Harika bir gelin-damat olacaksınız, bu günlerin keyfini doyasıya çıkarın. Hep aşkla renkli kalın.
Gelecek yazılarımdan ve videolarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf için beni buralarda da takip etmeyi unutmayın! 😉
Instagram: @renklirotalar
YouTube: Renkli Rotalar
2 Comments